Ayasofya

in #muzeler5 years ago


 

Dünya mimarlık tarihinde, günümüze değin ayakta kalan en önemli yapılarından olan Ayasofya'nın görkemi, büyüklüğü ve önemi göz alıcıdır.

Ayasofya Doğu Roma İmparatorluğu döneminde, İstanbul'da yapılan en görkemli kilisedir ve aynı konumda üç kere inşa edilmiş olup, ilk yapımında Megale Ekklesia olarak isimlendirilmiştir. V. asırdan itibarense Ayasofya olarak tanımlanmıştır. Ayasofya Doğu Roma İmparatorluğu'nun egemenliği süresince, hükümdarların taç törenlerinin yapıldığı, başkente ait en büyük kilise olmuştur.

I. kilise, İmparator Konstantin tarafından 360 senesinde yaptırılmıştır. Üst kısmı ahşap çatıyle örtülmüş, uzunluğuna genişleyen görünümdeki ilk yapı, İmparator Arkadios ve karısı İmparatoriçe Eudoksia'yla, İstanbul Patriği İoannes Chrysostomos'un arasında çıkmış olan anlaşmazlık sebebiyle, patriğin sürgüne gönderilmesi nedeniyle, 404 senesindeki halk ayaklanmasıyla yıkılıp yakılmıştır.
Günümüzde ilk kilisenin herhangi bir kalıntısı bulunmaz ama, müze deposundaki Megale Ekklesia mühürlü tuğlaların, bu döneme ait olduğu düşünülür.

II. Kiliseyi, İmparator II. Theodosios 415 senesinde tekrar inşa ettirmiştir. Bu yapıdaki, 5 nefli, ahşap çatıyla örtülü ve anıtsal bir girişi olan bazilikal plandadır.

Kilise, İmparator Justinianos beşinci saltanat senesinde, aristokrat kesimin temsilcisi mavilerle, esnaf ve tüccarların temsilcisi yeşiller grubunun, İmparatora karşı birleşmesi sebebiyle çıkmış olan ve tarihe Nika İsyanı olarak geçmiş , büyük halk ayaklanmasıyla, 13 Ocak 532 tarihinde yıkılmıştır.

1935 senesinde, İstanbul Alman Arkeoloji Enstitüsü öncülüğünde, Scheinder'in başkanlığında gerçekleştirilen kazılarda, bugünkü zemininin aşağı yukarı 2 metre altında görülen, 2. yapının anıtsal giriş kapısına ait basamaklar, sütun kaideleri ve 12 Havari'nin temsil edildiği kuzu kabartmalarıyla süslü fris parçaları keşfedilmiştir. Ayrıca anıtsal girişin diğer mimari parçalarıysa batı bahçesinde görülür.

 


 

Günümüzdeki Ayasofya'yı İmparator Justinianos, devrin 2 önemli mimarı, Anthemios ile İsidoros'a inşa ettirtmiştir. Tarihçi Prokopios beş yıl gibi kısa bir sürede tamamlanıp, ibadete açıldığının bilgisini vermektedir. Kaynaklar İmparator'un mabedin içine girip, "Tanrım, bana böyle bir ibadet yeri yapmayı sağladığın için sana şükrederim" deyip Kudüs'teki Hazreti Süleyman Mabedi'ni kastedip " Seni geçtim ey Hazreti Süleyman" dediğini belirtir.

III. Ayasofya mimarisi olarak geleneksel bazilikal planla, merkezi kubbeli planı bir araya getirmiştir. Yapıda 3 nef, 1 apsis, iç ve dış olarak 2 narteks bulunur. Apsis ile dış narteks arasındaki uzunluk 100 metre, genişlikse 69.50 metredir. Kubbe yüksekliği 55.60 metre, çapıysa kuzey-güney yönünde 31,87 metre, doğu-batı yönündeyse 30.86 metredir.

Ayasofya’nın daha ihtişamlı ve görkemli olması amacıyla, İmparator Justinianos, tebasındaki tüm eyaletlere haber gönderip, en güzide mimari parçaların Ayasofya’ya toplanmasını emretmiştir. Bu yapının sütun ve mermerleri, Efes, Baalbek, Aspendos, Tarsus gibi antik şehir kalıntılarından toplanmıştır. Yapıda bulunan beyaz mermer Marmara Adasından, yeşil somaki Eğriboz Adasından, pembe mermer Afyon’dan ve sarı mermer Kuzey Afrika’dan getirilmiştir. Yapıdaki iç kısımdaki duvar kaplamaları, tek blok şeklinde mermerin ikiye bölünüp yanyana getirilmesiyle, güzel bir görsellik kazanmıştır. Efes Artemis Tapınağı'nın sütunları nefte, Mısır'dan gelen sekiz tane porfir sütunuysa, yarım kubbelerin alt kısmında kullanılmıştır Kırk tanesi alt galeride, atmışdört tanesiyse üst galeride, toplamda 104 tane sütun bulunur.

Ayasofya’daki mermerle kaplanmış duvarlar dışında, tüm yüzeylerin süsleri birbirinden güzel moziklerdir. Mozaikler yapılırken gümüş, cam, pişmiş toprak, altın kullanılmıştır. Yapının bitkisel ve geometrik mozikleri altıncı asıra, tasvirli mozaikleriyse ikonklazma dönemi sonrasından ( M.S. 730-742) gelmektedir.

Ayasofya'da, Doğu Roma İmparatorluğu zamanında, taç giyme törenleri yapılırdı. Bu nedenle kilisede İmparatorun taç giydiği kısım bulunur.

Dördüncü Haçlı Seferi zamanında, İstanbul'un Latinler tarafından işgali sırasında, hem kent, hem Ayasofya yağmalanmıştır, Doğu Roma şehri tekrar ele geçirdiği zaman, Ayasofya çok harap durumdadır.

Ayasofya, Fatih Sultan Mehmed'in 1453 yılında İstanbul’u fethiyle camiye çevrilir. Fetih sonrası yapı güçlendirilip en iyi şekilde muhafaza edilmiş, ve Osmanlı Dönemi'ne ait ilavelerle camii olarak varlığını devam ettirmiştir. İnşa edildiği zamandan itibaren depremlerden zarar görmüş binaya, Osmanlı Dönemi ve Doğu Roma Döneminde destek olması için payanda yapılmıştır. Mimar Sinan'ın yaptığı minareler de yapıya destekleyici payanda olarak destek olmaktadır.

Ayasofya kuzeyinde, Fatih Sultan Mehmet Devri'nde bir medrese yapılmış, her dönem bakım ve onarım çalışmaları yapılmış, en geniş kapsamda tamir çalışmasını ise Sultan Abdülmecit zamanında Fossati yapmıştır. Sultan Abdülaziz Devrinde Ayasofya çevresi düzenleme çalışmaları esnasında yıkılmış ve 1873- 1874 seneleri arasında tekrar yapılmıştır. 1936 senesinde yıkılmış olan Medrese kalıntıları, 1982 senesindeki kazılarla ortaya çıkmıştır.

Osmanlı Dönemi’nde, XVI ve XVII. asırda, Ayasofya içine minber, mihrap, vaaz kürsüsü, makfure, müezzin mahfilleri ilave edilmiştir.

Mihrapta her iki taraftaki bronz kandil, Kanuni Sultan Süleyman'ın Budin Seferi dönüşü hediyesidir.

Ana mekanda girişte sağ ve sol köşelerde Helenistik Döneme ait 2 mermer küpse, Bergama’dan getirilip, Sultan 3. Murat'ın hediyesidir.

Ayasofya, Sultan Abdülmecid zamanında, İsviçreli Fossati Kardeşler tarafından kapsamlı şekilde onarılmıştır. Bu çalışmalar esnasında, daha önce mihrabta kuzeyde niş içindeki Hünkar Mahfili kaldırılıp, yerine mihrab soluna, sütun üstünde yükselen, çevresi ahşap yaldızlı korkulukla çevrilmiş Hünkar Mahfili inşa edilmiştir.

Aynı dönem Hattat Kadıasker Mustafa İzzet Efendi'nin yazdığı 7.5 metre çapında sekiz tane hat levhası ana mekanda duvar üzerine yerleştirildi. Allah, Hazreti Muhammed, Hazreti Ebubekir, Hazreti Ömer, Hazreti Osman, Hazreti Ali, Hazreti Hasan ve Hazreti Hüseyin yazan bu levhalar İslam alemindeki en büyük hat levhaları olarak kabul edilir. Aynı hattat kubbe ortasındaysa Nur Suresi otuzbeşinci ayeti yazılıdır.

Ayasofya Camisi, Mustafa Kemal Atatürk’ün emri, Bakanlar Kurulu kararıyla müzeye dönüştürülür ve 1 Şubat 1935 tarihinde yerli ve yabancı turistlerin ziyaretine müze olarak açılır.

 

http://www.istanbul.com/tadini-cikar/ayasofyanin-tarihi.html

http://ayasofyamuzesi.gov.tr/tr/content/tarih%C3%A7e

https://www.neoldu.com/ayasofya-muzesi-tarihi-ve-ayasofya-camii-hakkinda-bilgi-33310h.htm

https://www.risalehaber.com/ayasofya-camiinin-tarihi-nedir-274729h.htm

https://www.cnnturk.com/seyahat/ayasofya-ile-ilgili-bilmeniz-gereken-her-sey

 

 

 


Posted from my blog with SteemPress : https://ercanlasanat.000webhostapp.com/2019/08/ayasofya

Sort:  

Hi, @ercankal!

You just got a 0.01% upvote from SteemPlus!
To get higher upvotes, earn more SteemPlus Points (SPP). On your Steemit wallet, check your SPP balance and click on "How to earn SPP?" to find out all the ways to earn.
If you're not using SteemPlus yet, please check our last posts in here to see the many ways in which SteemPlus can improve your Steem experience on Steemit and Busy.

Coin Marketplace

STEEM 0.26
TRX 0.11
JST 0.033
BTC 64777.26
ETH 3101.53
USDT 1.00
SBD 3.84