Bilimkurgu Öyküsü - İsyankar - Bölüm 6

in #tr5 years ago

image.png

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5

Bölüm 6

Saasa’nın çıktığı kapıdan erkek olduğunu tahmin ettiğim başka bir Neemen girdi. Görüntüsü türünün dişilerine kıyasla daha düzgündü. Fasulye sırığı gibi uzun olan bedeni kaslıydı ve en azından kasasıyla kolları takmaymış gibi durmuyordu.

“Merhaba. Ben Dr. Toars. Neemu’daki konukluğunuz sırasında sizlere eşlik edeceğim. Öncelikle bedenlerinizi detaylı bir taramadan geçirmemiz gerekecek. Beni takip edin lütfen."

Serena’nın kollarında huzur bulmak yerine bu tuhaf yaratıklarla muhatap olmamı gerektirecek hangi günahı işlemiştim? Kâinatın düzeninden sorumlu olan Tanrı ya da Tanrılar bu soruma cevap vermek zorundaydılar. Ama acaba cevap verirler miydi? Yıllardır hangi sorumu yanıtlamışlardı ki buna cevap versinler. Kurdukları yalapşap düzende bizim gibi varlıkların acı çekmesini izlemekle yetiniyorlardı. Kendimi köpürmüş dalgaların ve kudurmuş rüzgârın oradan oraya sürüklediği bir fındık kabuğu gibi hissediyordum. Elbet bir gün fırtına diner ve deniz durulurdu. İşte o hesap günü gelip çattığında karşılarına dikilip yaptıkları bütün kötülüklerin hesabını soracaktım.

Orada öylece dikildiğimi görünce Oliver koluma girip beni Dr. Toars’ın peşinden sürüklemeye başladı. Uzun koridorları ve helezonlar çizerek yükselen merdivenleri geride bıraktık, camdan yapılma makinelerle dolu yüksek tavanlı bir odaya girdik.

“Karşıdaki ahşap kabine girip içerideki koltuklara oturmanızı rica ediyorum” dedi Dr. Toars.

Oliver itiraz etmeksiniz kabine girip gözden kayboldu, ben ise “Üzerimde herhangi bir işlem yapılmasını reddediyorum” dedim.

Dr. Toars gösterdiğim tepkiye şaşırmıştı. “Rutin bir prosedür, sadece görüntüleme yapacağız” diyerek beni ikna etmeyi denedi.

“Prosedürleriniz beni bağlamıyor, tek istediğim evime dönmek” diye cevap verdim.

“Bunun için sizi zorlamayacağız” dedi Dr. Toars.

Ahşap kabinden çıkıp yanımıza gelen yaratık Dr. Toars’a “Bu solgun yüzlü ufaklık size zorluk mu çıkarıyor?” diye sordu. Ormanda beni havaya atan çocuk gibi uzun çeneli ve kısa boyluydu.

“Sözlerine dikkat etmeni tavsiye ederim” diye cevap verdim.

Yaratık Dr. Toars’a dönüp “Bunlarla anladıkları dilden konuşmak gerek” dedi ve üzerime atılıp kaşla göz arasında ellerimi ve ayaklarımı bağladı. Ardından arkama geçip uzun kollarıyla beni sararak kabine doğru taşımaya başladı. Yüzünün başımın arkasına denk gelmesini fırsat bilerek ona kafa atmayı denedim. Başını geriye çekip girişimimi boşa çıkardı ve belimi bir mengene gibi saran kollarını iyice sıkılaştırdı. Kolları o kadar kuvvetliydi ki iç organlarım patlayacak gibi oldu. Bayılmış numarası yaparak bedenimi serbest bıraktım. Beni acele etmeksizin kabine soktu ve Oliver’ın yanındaki koltuğa oturttu. Ardından alaycı bir tavırla “Uslu durursan canın yanmaz” diyerek yanımdan uzaklaştı. İç organlarım eski yerlerine geldikten ve kalp atışlarım düzene girdikten sonra yaratığın söylediği gibi uslu bir çocuk olmaya karar verdim. Neemu'dan kaçabilmek için Neemen’lerin güvenlerini kazanmamız şarttı. Renkli ışık demetleri bedenimi tararken derin nefesler alıp vererek kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Tarama işleminin sonunda ellerimi ve ayaklarımı saran bağların incelmiş olduğunu hayretle fark ettim. Demek ki ziyaretçilerin uzun süre bağlı kalmasını tercih etmiyorlardı.

Kapıda dikilmiş tarama işleminin bitmesini bekleyen yaratığa bakarak bağlarımı kopardım ve ayağa kalktım. Yaratık ters bir hareket yapabileceğimi düşündüğü için her an tetikteydi. Ağır adımlarla yanından geçip kabinin dışına çıktım.

Oliver ile Dr. Toars odanın köşesindeki yüksek taburelerin üzerinde başbaşa vermiş sohbet ediyorlardı. Oliver’ın arkadaşına uygulanan muameleden sonra onlardan biriyle böylesine samimi olması sinirime dokunmuştu. Uzun boylu olanlar iyi huyluydu ya da en azından öyle görünüyorlardı, Oliver da uyumlu bir tip olduğuna göre normal şartlarda anlaşmamaları için bir neden yoktu ama işte içinde bulunduğumuz şartlar normal değildi.

“Sonuçlar tam da düşündüğüm gibi çıktı” dedi Dr. Toars.

Yanlarındaki tabureye oturup “Sözlerinizi biraz açabilir misiniz?” diye sordum.

“DNA’nın farklı gezegenlerde bağımsız olarak ortaya çıkmış olması çok çarpıcı. Evrim farklı sokaklardan geçse de hep aynı meydanlara çıkıyor. Kuyruklu yıldız ve asteroidler yaşamın temel yapı taşlarını her yere taşıyor, dolayısıyla şaşırmaya gerek yok diyebilirsiniz. Ben de o zaman size temel yapı taşlarının hikâyenin sadece küçük bir kısmını oluşturduğunu söylerim.”

“Sözlerinizden pek bir şey anlamadım.”

“Yaşam ister suda, ister sıvı metanda, ister yüksek enerjili ortamlarda ortaya çıkmış olsun, meydana gelen canlıların tamamı zaman içinde gözlere sahip oluyor örneğin. Zorunlu bir menzile doğru doludizgin koşuyor gibiyiz.”

“Varılacak yer belliyse koşmamızın ne anlamı var?”

“Bu gibi soruları sadece zaman gezginleri yanıtlayabilir.”

“Zaman gezginleriyle nasıl bağlantı kurabilirim?”

“Ancak onlar seninle bağlantıya geçerse...”

“Hep aynı hikayeler. Onları beklerken olan bize oluyor.”

“Olaya olumlu yanından bakarsak” dedi Oliver “Ufkumuzun epeyce genişlediğini söyleyebiliriz.”

“Ben de öyle yapmaya çalışıyorum” diye cevap verdim.

“Buraya bizden önce gelen bir insan daha varmış, eğer istersek görüşebilirmişiz”

“Ne zaman gelmiş?”

“20 yıl kadar önce, sizlerden epey farklı bir profil, bir dişi” dedi Dr. Toars.

İlgimi çeken tek kadın olan Serena uzay gemisi Uterus’da kalmıştı. Onu hatırlayınca isyan duygularım yine şaha kalktı ama bu kez sesimi çıkarmadım.

“Neden Neemen’ler arasında bu kadar büyük boy farkı var?” diye sordum.

“Bunu anladığınızı düşünmüştüm” dedi Dr. Toars gülümseyerek, sözlerine “Neemen’ler dört cinsiyetlidir” diyerek devam etti.

Oliver şaşkınlığını gizlemeye çalışmadan “Nasıl yani? Tüm gelişmiş canlıların çift cinsiyetli olduğunu sanırdım” dedi.

“Beta dişiler, beta erkekler, alfa dişiler ve alfa erkekler var. Utku’ya müdahale eden bir alfa erkeğiydi örneğin. Ayrıt edici özellikleri kısa boylu ve nasıl söylesem, müdahaleci kişiliğe sahip olmalarıdır.”

“O zaman ormanda Utku’yu 30 metre öteye savuran da alfa erkeğiydi” dedi Oliver düşünceli bir sesle, “Ama boyları ve kişilik özellikleri farklı diye bazı bireylerin farklı cinsiyete sahip olduklarının varsayılması bana makul gelmiyor” diye de ekledi.

“Sadece boy ve kişilik değil. Biz betaların zihinleri, alfaların ise bedenleri daha güçlüdür” diye açıkladı Dr. Toars.

“Üreme nasıl oluyor, dört bireyin cinsel birleşme için bir araya pratik değil” dedim.

“Bir dişiyle bir erkeğin çiftleşmesi yeterli oluyor. Çoğunlukla alfalar alfalarla ve betalar betalarla çiftleşiyor, öte yandan alfa beta çiftleşmeleri de nadir görülen bir durum değil. Üstelik alfa alfa çiftleşmelerinden de beta yavrular doğabiliyor, tabii bunun tersi de geçerli.”

“Türünüzün neden dört cinsiyetli olduğunu biliyor musunuz?” diye sordu Oliver.

“Neemu’nun atmosferi bir zamanlar bugün gördüğünüz gibi sakin değildi. Şu anda atmosfer tümüyle kontrol altına alınmış durumda, aksi halde, aynı gezegen üzerinde beş farklı bölgede bunca çeşitli yarı bilinçli canlı türünü ağırlayamazdık. Gezegenimiz her zaman sulak bir yerdi ve uzun boylu olmak ağaçların üzerindeyken avantaj sağlıyordu. Ne var ki yüksek ağaçları kırıp geçiren fırtınalar ve uzun kuraklık dönemleri de eksik olmuyordu. Kuraklık dönemlerinde daha derli toplu bir bedene sahip olmak ve iyi dövüşebilmek avantaj sağlıyordu. Neemen’ler olarak böylesi bir çeşitliliğe sahip olduğumuz için gezegenin baskın türü olabilmişiz. Yine bu çeşitlilik sayesinde hayvan terbiyeciliği ile biyolojik araştırma gibi aykırı görünen iki işi bir arada yapabiliyoruz.”

“Utku’yu bile terbiye ettiniz. Bakın nasıl uslu uslu dinliyor” dedi Oliver.

“Ben çok daha vahşi türleri kastetmiştim, sizlerin bilinçli canlılar olduğunuz çok açık. Bu konuda galaktik koalisyon nezdinde girişimde bulunulması için bir rapor hazırlayacağım” dedi Dr. Toars.

Görsel Kaynağı: https://pixabay.com/photos/lab-research-chemistry-test-217043/

Sort:  

Bayağı bekledik hocam 6. bölümü. Yine çok keyifliydi. Ellerinize sağlık.

“O zaman ormanda Utku’yu 30 metre öteye savuran da alfa erkeğiydi” dedi Oliver ...

yalnız hocam Arda değil miydi kahramanımızın adı?

İsmi Utku. Biryerlerde yanlışlıkla Arda yazmışım demek ki :)

Varılacak yer belliyse koşmamızın ne anlamı var?
“Bu gibi soruları sadece zaman gezginleri yanıtlayabilir.”

aklıma heroes dizisindeki sevimli zaman gezginimiz hiro geldi:)

gezegendeki türler ilgi çekici, nasıl devam edecek acaba hikâye merak ettiriyor:)

Az önce zaman gezginiyle konuştukları sahneyi yazdım :)

Alfa çocuğu olan Beta - Beta çiftlere üzülesim geldi :) Bayağı zorlu bir çocuk yetiştirme süreçleri oluyordur :))


Bu yazı Curation Collective Discord Sunucusunda küratörlere önerilmiş ve manuel inceleme sonrasında @c-squared topluluk hesabından oy ve resteem almıştır. @c-squared hesabı topluluk witness'ı olarak faaliyet göstermektedir. Projemizi desteklemek isterseniz bize buradan witness oyunuzu verebilirsiniz.
This post was shared in the #turkish-curation channel in the Curation Collective Discord community for curators, and upvoted and resteemed by the @c-squared community account after manual review.
@c-squared runs a community witness. Please consider using one of your witness votes on us here

Coin Marketplace

STEEM 0.25
TRX 0.11
JST 0.032
BTC 61830.08
ETH 2986.99
USDT 1.00
SBD 3.73