Uzun Öykü - Titan'da İsyan - Bölüm 3

in #tr5 years ago

Bölüm 1
Bölüm 2

Bölüm 3

Katerina saçlarına taktığı fosforlu tokalar ve abartılı makyajıyla bir psikiyatristten çok falcıya benziyordu. Kolsuz siyah bluzunun üzerindeki ekranda birbirine sarılmış iki yılan durmaksızın dönüyor, dövmelerle kaplı incecik kolları her an kopacakmış gibi görünüyordu.

Pörtlek gözlerini üzerime dikerek “Beni yargılıyorsun, bunu yapma” dedi.

Oturduğum koltukta bedenimi dikleştirerek “Elimden geleni yaparım” diye cevap verdim.

“Başkalarını yargılayanlar, kendilerini suçlamaktan da geri durmazlar. Tarihin kaydettiği en büyük yalan nedir biliyor musun? İnsanın değişebileceği.”

“Daha önce sizin gibi bir psikiyatristle karşılaşmamıştım.”

“Sıkılıyorum Utku. Titan’da hepimiz sıkılıyoruz. Bana Katerina de lütfen.”

Ağzımı açmama fırsat vermeden ayağa kalktı, uzun bacaklarını sıkı sıkıya saran pantolonunu çıkardı, geniş masasının üzerine çıktı, masaya uzanıp bacaklarını havaya kaldırdı ve hayali bir müzik eşliğinde dans ettirmeye başladı.

Katerina’nın tuhaf bir tip olduğunu duymuştum ama bu kadarını beklemiyordum doğrusu. Morlu siyahlı makyajının belirginleştirdiği iri gözlerini hoşnutlukla üzerime dikerek “Ne diyorsun?” diye sordu.

“Bacakların güzelmiş” diye cevap verdim.

“Üst kısımlarına bak, ne görüyorsun?”

“Şaşkınım.”

“Yine yargılıyorsun.”

“Bacaklarındaki su damlaları, gerçek gibi görünüyorlar.”

“Dokunsana.”

Ayağa kalkıp Katerina’nın bacağındaki damlalardan birkaçına dokundum. Katerina üç boyutluymuş izlenimi yaratan bir vücut boyası sürmüştü galiba, bacakları duştan yeni çıkmış da kurulanmamış gibi görünüyordu.

“Bu boyayı son mekikle dünyadan getirttim, yakışmış değil mi?”

“Evet, yakışmış.”

“Kollarım sıska buldun ama bacaklarımı beğendin, bir de göğüslerimi görsen vücuduma hayran olursun.”

“Katerina, biz burada ne yapıyoruz?”

“Bak, aramızdaki buzlar erimeye başladı.”

“Pantolonumu çıkarmalı mıyım?”

Masadan inip acele etmeksizin pantolonunu giydi, koltuğuna oturup otoriter bir tavırla “Evet, şikâyetin nedir?” diye sordu. Az önce masanın üzerine uzanıp çıplak bacaklarıyla dans figürleri sergileyen o değilmiş gibiydi.

“Titan’dan sıkıldım, eve dönmek istiyorum.”

“Hiç intihar etmeyi düşündün mü?”

“Evet, hayır, sanmıyorum”

“Ben çok düşündüm ama gerek yok, zaten öleceğiz.”

“Yani?”

“Dünyaya kendini de götüreceksin. Yani aslında bir işe yaramayacak.”

“Eskiden böyle değildim.”

“Ben hep böyleydim. Neyse ki Titan’daki işe benim dışında başvuran olmadı.”

“Burada konu sen misin, ben miyim?”

“Ne yani, ben insan değil miyim?”

“Sorunlarını kendi başına çözüyor olman gerekir.”

“O iş öyle olmuyor işte. Neyse, karşıdaki tabureye geçer misin?”

Katerina’nın komutuna uyup tepesinden uzun bir başlık sarkan tabureye oturdum. Başlık yavaşça inerek başımı ve bedenimin üst kısmını kapladı. İçinde bir süre renkli pikseller dolaştı, gerekli ölçümleri yaptıktan sonra yeniden önceki konumuna döndü.

Katerina önündeki ekranda bazı değerleri kontrol ettikten sonra “Sana dört dörtlük bir karışım yazacağım. Yerel organik bileşenlerle güçlendirilmiş bir sıvı. Tadı berbattır, ama işe yarar. Her akşam yatmadan önce bir doz; aksatmadan kullanmalısın. Anlıyor musun?”

“Evet.”

“Göğüslerimi merak ettin mi?”

“Hayır.”

“İlacın dozuna dikkat et, haftaya tekrar görüşeceğiz.”

“Tamamdır.”

“Benden hoşlanmadın, ama ben seni sevdim, şimdi kucaklaşma vakti.”

Katerina'dan hoşlanmadığım doğru değildi, sadece garip bulmuştum. Öğretmenine veda eden bir ilkokul öğrencisi gibi ona sarıldım ve teşekkür ederek odasından ayrıldım.

Görsel Kaynağı: https://pixabay.com/illustrations/landscape-clouds-saturn-space-sky-56314/

Coin Marketplace

STEEM 0.30
TRX 0.11
JST 0.033
BTC 64320.07
ETH 3154.23
USDT 1.00
SBD 4.34