Bilimkurgu Romanı - Yerşehir - Bölüm 14

in #yersehir5 years ago

image.png

Amara ve Tolhan’ın hayatlarını kaybetmek pahasına gerçekleştirdiği keşifler mühendis Tulpar’ı derinden etkilemişti. Eşinin yakın çalışma arkadaşı olan Amara’ya hiçbir zaman sempati duymamıştı. Amara entelektüel anlamda pek gelişmemiş, dar görüşlü ve soğuk bir insandı ancak yurdu için hayatını hiç tereddüt etmeden ortaya koyabilmişti. Tulpar ise hastalığı nedeniyle hayata küsmüş, eşine ve topluma yük haline gelmişti. Yaşanan son olaylar korkunun ecele faydası olmadığını açık bir biçimde göstermişti. Esas olan insanın yaşadığı sürece mücadele etmesiydi. Şifahanede yapılan tedavinin pek bir işe yaramadığı açıkça görülüyordu. Şifahaneden taburcu olup Amara’nın sağladığı bilgiler ışığında bilimsel çalışmalar yapmaya başladı. Yüzeydeki acımasız robotlarla savaşa katkı sağlamak için sağlık durumunun elverdiği kadarıyla araştırmalar yapıyordu.

Evin babasının yüzünün yeniden gülmesi Omay ve Derma’yı da sevindirmişti, onu kendisini sağlığını tehlikeye atacak biçimde yormaması konusunda sürekli uyarıyorlardı. Tulpar’a göre yeryüzündeki robotların teknolojik temeli kendiliğinden şekil değiştirebilen metallere dayanıyordu. Kutsal volkanın yakınlarındaki yeraltı göllerinden birinde bu robotların yapı taşlarını oluşturmaya, bu sayede zayıf yanlarını anlamaya çalışıyorlardı. Yeryüzündeki robotlar enerjilerini insanlar ve diğer organik canlılar gibi dolaylı yollardan değil, doğrudan güneş enerjisinden alıyorlardı. Üretim yeri olarak kullandıkları kara göllerin altında ise volkanik aktiviteler bulunduğu açıktı. Demir madenlerinin yanı sıra diğer metalleri de çıkarıyor olmaları kuvvetle muhtemeldi. İnsanların dünyadaki varlığından hoşlanmamaları bir tür içgüdü olabilirdi. Sadece insanlar değerli metallere ortak oluyorlardı. Tulpar soyut düşünme yetenekleri olduğunu sanmıyordu, hayvanlar gibi içgüdüleri uyarınca davranıyorlardı. Dünyada doğal olarak evrimleşmiş olmaları düşük bir ihtimaldi, temel bileşenleri göktaşları aracılığıyla uzaydan düşmüş olabilirdi. Tulpar onların Tanrıların ya da gelişmiş bir uygarlığın temsilcileri olma olasılığını da yabana atmıyordu ancak bu ona göre bu düşük bir olasılıktı.

Tulpar araştırma laboratuvarından çıkıp elektrikli sandalyesiyle başkanlık konutuna geldiğinde kızı Derma onu kapıda karşıladı.

“Dersler nasıl gidiyor?” diye sordu Tulpar.

“Felsefi meseleler düşündüğümden de karışıkmış” diye cevap verdi Derma.

“Sadece karışık olsa yine iyi. Felsefe boş umutlar beslemene yol açacak tuzaklarla dolu. Bazı şeyleri anladığını sanırsın ancak oluşturduğun kurguyu test etmenin hiçbir yolu yok gibidir” dedi Tulpar.

“Felsefeden hoşlanmadığını bilmiyordum. Filozof olmaya aday bir kızın var oysa.”

“Kızımdan öyle çok seviyorum ki felsefeye bile sempati duyabilirim.”

“Evde olduğun için o kadar seviniyorum ki felsefeyle başa çıkabilirim.”

Baba ile kız birbirlerine sevgi sözcükleri söylerken Omay eve geldi.

Tulpar elektrikli sandalyesini kapıya doğru çevirerek “Seni bu kadar erken beklemiyorduk” dedi.

“Amara’nın ölümü beni çok etkiledi, onun yerinde pekâlâ ben de olabilirdim” dedi Omay.

“Yeryüzüne çıkmayı aklından bile geçirme sakın” dedi Derma.

“İnsanlarımızın hayatlarını riske atmayacak çözümler geliştirmeliyiz”

“Onları yeneceğimiz günü görmek için daha fazla yaşamak isterdim.”

“İstanbul’a giden kafile sıracaotunu getirecek ve yeniden sağlığına kavuşacaksın.”

“Bana nedense hiç öyle gelmiyor.”

“Umutlarımızı taze tutalım ki aile üyelerimiz üzülmesin” dedi Derma babasının gözlerinin içine bakarak.

“Umutlar” dedi Tulpar düşünceli bir sesle, sözlerinin arkasını getirmedi.

Ertesi gün yüksek meclisin faaliyet gösterdiği büyük tiyatro kentin heyecanlı gündemi nedeniyle tümüyle dolmuştu. Yerşehir’in siyasete meraklı vatandaşları gelişmelerden haberdar olmak ve robotlar konusunda yapılacak oylamada oy kullanabilmek için taş basamaklarda yerlerini almıştı. Tribün blokları arasında mor kıyafetli kolluk güçleri yukarıdan aşağıya tek sıra halinde dizilmişti. Bu diziliş meclisteki grupların birbirlerine yaptıkları sözlü sataşmaların fiziki müdahaleye dönüşmesinin önlenmesi için alınmış bir önlemdi. Ayrıca oy sayımı sırasında kolluk güçlerinin üyeleri ayağa kalkıyor ve oyları sayan yeminli görevliler böylece sorumlu oldukları blokları daha rahat ayırt ediyordu.
Oturum kolluk kuvvetleri komutanı Amara ve Yarbay Tolhan’ı anmak üzere yapılan saygı duruşuyla başladı. Ardından Hader her pazartesi olduğu gibi konuşma yapmak üzere meclis kürsüsüne çıktı.

“Sözlerime Yerşehir için yaşamlarını feda eden sevgili dostlarım Amara ve Tolhan’ı saygıyla anarak başlamak istiyorum. Yüreğimdeki acıyı dile getirecek söz bulamıyorum. Beni tanıyanlar düşüncelerimi ifade ederken kent aristokrasinin ne diyeceğini önemsemediğimi gayet iyi bilirler. Halkın içinden gelmiş bir adamım ve kent meseleleri konusunda kanaat oluştururken halkın neler hissettiğini daha fazla önemsiyorum. Bugüne dek Yerşehir halkının sağduyusuna hep güvendim, bu nedenle tarih beni hiç haksız çıkarmadı. Robotlar konusunda başından bu yana kent yönetimini temkinli olmaları, aşırılıklara prim vermemeleri konusunda uyardım. Ne yazık ki uyarılarım dikkate alınmadı ve bizler bu yolda halkımızın seçkin mensuplarını kaybediyoruz. Eğer uyarılarım dikkate alınmış olsaydı şimdi Amara ve Tolhan aramızda olacaktı. İnandığım bütün Tanrılar adına yemin ederim ki bu konuda haksız çıkmayı içten içe çok istedim. Halkımızın geniş bir kesimi kent yönetiminin daha alçak gönüllü olmasını istiyor. Halkın arasından gelmiş bir insan olarak ben de dileği paylaşıyorum. Bilimsel yöntem bize bazı pratik faydalar sağlamış olabilir, bu yüzden bilim insanlarımıza huzurunuzda teşekkürü borç biliyorum. Ancak bilimsel bilgi bizleri Tanrısal olanın büyüklüğünü takdir etmekten alıkoymamalı. Bildiğimiz bütün uhrevi kaynakların kibri en büyük günah saymalarının bir hikmeti olmalı. Tanrıların kurduğu mükemmel işleyen düzene karşı çıkmak bizlere ancak acı ve ölüm getirir. Bizler halkımızın huzur içinde yaşamasını temin etmek için aşırılıklardan kaçınılmasını tavsiye ediyoruz. Sözlerimden yeryüzündeki şeytanların halkımıza yaptığı zulmü onayladığım sonucu çıkmasın. Bu konudaki ilahi işaretlerin halkımıza bir gün mutlaka bahşedileceğine inanıyorum. O güne dek bizlere buyurulduğu gibi yeraltında esenlikle yaşamaya devam edebiliriz. Dua ve ibadetlerle, saygı ve sağduyuyla halkımızın içine düştüğü bu buhranı aşabileceğimizi düşünüyorum. Yukarıdaki şeytanların gazabını üzerimize çekmek bize ne kazandıracak? Bir düşünün, dünya üzerinden kimsenin karşı çıkmaya cüret edemediği güçlerle bizler savaşmaya kalkışıyoruz.

Geçenlerde bildiğiniz gibi diplomatik bir heyeti İstanbul’a, Doğu Roma yetkilileriyle görüşmeye gönderdik. Heyet henüz yurda dönmedi, ancak yeryüzüne çıkma girişimimiz hakkında alacakları cevabı gayet iyi tahmin ediyorum. Doğu Romalılar aklımızı kaçırdığımızı düşünecektir. Batıya giden heyetin yanı sıra bir kafileyi de doğuya, Nemrut dağına gönderdik. Heyetimiz Nemrut’a uğradıktan sonra Pers diyarına geçecek. Yapılan bu seferlerin ülkeler arası ticaretin gelişmesine katkı sağlayacağını umut ediyorum. Yüksek konseyimize komşu kentlerle yapılan ticaretin geliştirilmesi için transit yer altı tünellerimizi demiryollarıyla donatmayı önerdim. Her ne kadar elektrik üretimi bu konuda bir kısıt oluşturuyorsa da komşu ülkelerin volkanik kaynaklarını kullanarak bunu aşabileceğimizi umuyoruz.

Sevgili Yerşehirliler, bugün kentimiz dünyanın bilebildiğimiz şehirleri arasında en yüksek refah seviyesine sahipken, şeytani güçlere sahip bir düşmanla savaşmak için halkımızın tehlikeye atılmasını içime sindiremiyorum. O nedenle yönetimin yeryüzünde gerçekleştireceği tüm eylemlerin meclis denetimine alınması yönünde bir kanun teklifi vereceğiz. Bu önerinin yönetimimize bir güvensizlik olarak algılanmasını arzu etmem. Bizim istediğimiz kent yönetiminin halkımızın yüksek mecliste vücut bulan bilgeliğinden daha fazla yararlanmasını sağlamaktır. Günün ilerleyen saatlerinde bu konuda bir oylama gerçekleştireceğiz. Oylamaya katılım sağlamanızı rica ediyor, hepinize saygılarımı sunuyorum.”

Sort:  

To listen to the audio version of this article click on the play image.

Brought to you by @tts. If you find it useful please consider upvoting this reply.

yerşehir in sizin gibi güzel insanlara ihtiyacı var güzel bir kurgu olmuş hocam emeğinize sağlık. Bir sihirli değnek olsa elinizde ilk neyi değiştirirdiniz ülkemizde ?

Biraz geniş bir soru oldu ama ilk aklınıza geleni yazar mısınız:)


Bu yazı Curation Collective Discord Sunucusunda küratörlere önerilmiş ve manuel inceleme sonrasında @c-squared topluluk hesabından oy ve resteem almıştır.
This post was shared in the #turkish-curation channel in the Curation Collective Discord community for curators, and upvoted and resteemed by the @c-squared community account after manual review.
@c-squared runs a community witness. Please consider using one of your witness votes on us here

Congratulations @bilimkurgu! You have completed the following achievement on the Steem blockchain and have been rewarded with new badge(s) :

You received more than 9000 as payout for your posts. Your next target is to reach a total payout of 10000

Click here to view your Board of Honor
If you no longer want to receive notifications, reply to this comment with the word STOP

Do not miss the last post from @steemitboard:

Saint Nicholas challenge for good boys and girls

Support SteemitBoard's project! Vote for its witness and get one more award!

Merhaba. Yazınız C² ekibi değerlendirmesi ile Trliste kürasyon kuyruğu tarafından oylanmıştır. Sevgiler.

Coin Marketplace

STEEM 0.37
TRX 0.12
JST 0.040
BTC 70162.45
ETH 3540.43
USDT 1.00
SBD 4.79