HUZURUN BAŞKENTİ ŞANLIURFA- BALIKLIGÖL

Bugün, Şanlıurfa'daki bir kaç güzel yeri keşfedeceğiz. Türkiye'nin bu bölgesi, Türkiye'nin en büyük bölgelerinden biri olan Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yer almaktadır. İlk olarak Balıklıgöl'ü anlatmak istiyorum. Balıklıgöl, uzunluğu 150 metre, genişliği ise 30 metredir. Derinliği ise 5 metre civarıdır. İçerisindeki balıkları ile ünlüdür ve bu balıklara toplum tarafından saygı gösterilmektedir. Çok uzun zaman önce bölgede farklı insan grupları vardı. Bir çok kişi ırk, din ya da inançları yüzünden hep zulüm ediliyorlardı. Hz. Ibrahim'de burada ateşe atıldıktan sonra, bir mucize gerçekleşiyor ve etraf günlük gülistan oluyor. Mucizenin gerçekleştiği bu mekânın Balıklıgöl ve çevresi olduğuna inanılır. Ve dini bayramlar da sonra Mevlit ve Kandil geceleri de burada yapılır. Tabi bu da mükemmel bir anlam ifade ediyor. Balıklıgöl Hz. İbrahim'in doğduğu mağara da bulunmaktadır. Bu mağarada ziyaretçi hiç eksik olmaz. Her dinden her ülkeden ve her şehirden ziyaretçiler her yıl Hz.İbrahim'in doğduğu mağaraya gelirler. Sıcak yaz aylarında mağara serin kalır. Güneşten ve sıcağından korunak sağlar. Balıklıgöl'ün çevredeki alanın manzarası gerçekten göz alıcı ve çok güzel.

Buda Halil-ür Rahman Gölü'nün hemen güney kısmanda kalmaktadır. Şanlıurfa'nın kalesinin hemen ön tarafında yer almaktadır. Bu göl ise 150 metrekare'dir. Bu gölün içerisindeki balıklar, mekanın kutsal olduğuna inanıldığından dolayı yenilmez. Gelip gözünüzün önünde manzaranın tadını çıkarabileceğiniz ve dinlenebileceğiniz bir kaç göl bulunmaktadır. Farklı göl alanları keşfetmek için çok rahatlatıcı ve cıvıl cıvıl bir manzarasıyla hayran olup kalacaksınız. Aynı zamanda Hz. İbrahim ateşe atılacağı zaman, Nemrut'un kızı Zeliha, Hz.İbrahim'in dinine iman ettiğini söyleyince de babası tarafından ateşe atılır. Ve burada Zeliha yanarak can verir. Daha sonra Zeliha'nın düştüğü yerde bir göl oluşur. Bu göle de Ayn zeliha adı verilir. Gördüğünüz gibi gölün etrafında insanların rahatlıkla oturup, bu tarihi dokunun atmosferini içine çekip dinlenmesi için çay bahçeleri bulunmaktadır. Günümüzde oturup manzaranın tadını çıkarabileceğiniz pek çok yer yok. Sanki oturduğunuz yerde göl üzerinde gezindiğinizi hissedeceksiniz. Ve özellikle de bahar ve yaz aylarında ziyaretçi sayısı çok fazla olan gölün içerisinde ise iki tane kayık bulunmaktadır. Misafirler, istediği taktirde kayıkla küçük bir tur atabilmektedirler. Ben burada tüm bunların tadını çıkardığım için çok mutluydum.

Urfa'da sıcak bir gündü ve keşiflerimin Kalesini hemen bulduktan sonra Urfa kalesine çıkmaya başladım. Kentin güneybatı kesiminde olan Halil-ür Rahman ve Ayn-ı Zeliha göllerinin güneyindeki Damlacık dağının kuzey eteğinde bulunan tepe üzerindedir bu kale. Doğu, batı ve güney tarafı kayadan oyma derin savunma hendeği ile çevrili, kuzey tarafı ise sarp kayalıktır. 814 yılında (Abbasiler Dönemi) şehir sularının yeniden inşa edilmesi ile sırasında kalenin de Seleukoslar dönemine ait eski kalıntılar üzerine yeniden inşa edildiği belirtiliyor. Böyle bir manzaraya sahip olan kale çok muhteşem bir şeydi. Ziyaret ettiğim Urfa'nın diğer bazı bölgelerinden biraz daha farklı olan kale diğer alanlardan daha farklı bu kalede Urfa'nın tamamını görebilirsiniz. Bu kale üzerinden bakarken manzarayı çok ilginç hale geldiğini göreceksiniz. Gökyüzü, en güzel mavisi ve gölün yerel alandan çıkarılmış olan yeşil alanlar ile çevrili o güzel mavi gökyüzünü yansıttığı hissini veriyordu. Bu yüzden bu kaleden bakarken manzaraya, fiziksel ve görsel olarak kendinizi tamamen dalmış gibi hissedeceksiniz.