Dostoyevski - Yeraltından Notlar Üzerine

in #tr6 years ago (edited)

dostoyevski-kimdir.jpg

Kolay elde edilmiş bir bir mutluluk mu daha iyidir, yoksa insanı yücelten bir acı mı ?

Her insanın bir kitap okudum, hayatım değişti dediği kitapları vardır. Benimkilerden biri de : Yeraltından Notlar. Dostoyevski, romanındaki şahsa bir isim yüklememiş. Sadece bir kişilik yüklemiş. Belki de bu yüzden, okuyucu okumaya başladığı ilk andan itibaren kendini kahramanla özdeşleştirmeye başlıyor. Kendi iç dünyanıza dair bir şeyler okuyormuşsunuz gibi oluyor zaman zaman.

Yazıma başlamadan önce bazı şeyleri belirtmek isterim. Yazacaklarım kitabın kendisinden bazı alıntıları ve benim düşüncelerimi içermektedir.

Dostoyevski, ailesinin ve çevrenin baskılarından kaçmak için genç yaşlarında kitaplara sığınmış, dünya edebiyatından özellikle romantiklerden etkilenmiştir. Yazılarında asıl meselenin bir kimlik yaratmak olduğu açıkça görülür. Gerek edebiyatta gerek gerçek hayatta ne bir Raskolnikov'a ne Prens Mişkin'e ne de 'Yeraltı Adamı'na'rastlarız. Ancak hayatta maddi karşılığı olmayan bu kahramanlar ruhlarıyla canlıdırlar. Çünkü insan ruhundaki hakikati yakalamıştır Dostoyevski.

Beyler, yemin ederim ki bir şeylerin fazlasıyla farkında olmak hastalıktır, tam manasıyla hastalıktır diye başlar ilk sayfalarda. Dostoyevski'nin zekasından bahsetmeme gerek yok. Bu cümle öyle bir yakarış ki bence, bir avantajın dejavantaj hali. Bir oksimorondur. Aslında bazen bir şeylerin fazlasıyla farkında olmak avantajdır, insana yapacağı hamleler için öncelik tanır. Ama ya her şeyin farkında olmak bizi yıpratan, belki de hayattan soğumamıza neden olan bir şeyse ? Birçok insan her şeyin farkında olmak ister aslında ama getirdiği şeyleri hesaba katmak istemez, bunları irdelemez. Tıpkı cennete gitmek istemek klişesi gibi. Herkes cennete gitmek ister, fakat kimse ölmek istemez

Umutsuzluğun verdiği haz, hazların en yakıcısıdır. Bu zevkin her bir noktasına ulaşmak için gelişmek ve daha derin bir farkındalığa ermek lazımdır! Bu sözler birbirinin arkasına gelen sözler değil kitapta, ben sadece kendimce düzenledim bunları. Birbirlerini tamamladığını düşündüğüm iki cümle. İnsan umutsuzluktan haz alır mı ? Böyle bir hazzı kazanmak için ne yaşamış olmak gerekir ya da ne ile özdeşleştirebiliriz bunu. Bana göre o kadar umutsuz ki. Umuda sahip olmadığı için bu ona haz veriyor. Bir umudunuz olduğu zaman yarı yarıya hakkınız vardır. Ya o umut sayesinde istediğiniz şeyi elde edebilirsiniz ya da umuda rağmen elde edemezsiniz. Eğer elde ederseniz elde edene kadar umudunuzdan haz alabilirsiniz. Edemezseniz kazandığınız bir şey olmaz, içinizdeki umutla sadece çekeceğiniz acıyı ertelersiniz. Ama hiç umudunuz olmadığında bunu kabullenirsiniz (belli bir farkındalık düzeyinde). Buda size haz verir çünkü farkındasınızdır. Bir şey yapamayacağınızın farkındasınız ve bu umutsuzlukla beraber kendinize farklı 'farkındalıklar' katarak bunlardan fayda sağlayabilirsiniz. Dostoyevski gibi bir farkındalığa varabilmek adına neler yapabiliriz, bir şey yapabilir miyiz, emin değilim. Belki de yapabilecek olsak deha olmak yerine sıradan bir insan olurdu o da bizler gibi.

Ama insan sisteme ve soyut yargılara öylesine bağlıdır ki, bile isteye gerçekleri çarpıtmaya, algılarını gördüklerine ve duyduklarına kapatmaya hazırdır. İnsanlar çoğu zaman hazırcı ve kolaya kaçan varlıklardır. Örneğin çoğu insan toplumda oluşmuş yanlış bir düşünceyi düzeltmek için uğraşmaz, ben tek kişiyim, ne yapabilirim ki ya da ben tek kişiyim benim karşıt görüşlerim çoğunlukta, o zaman ben ne yapayım ? ha tamam o zaman ben kendimden ödün verip ayak uydurayım çünkü ayak uydurması gereken benim, düşüncelerim doğru olsa bile diye düşünüp bunun için bir şey yapmaz. Zaten böyle yapa yapa bu hale gelmedik mi ? İnsanları maçlarda küfrederken, kavga çıktığında nedenleri olmasa bile dövülen adamı döverken görüyorum. Bunun nedeni ne ? O kadar istemedikleri şeyleri kabul etmek zorunda kalıyor ki insanlar, sinirlerini çıkartacak bir şey arıyorlar. "Linç" için bahane arıyorlar. Dövülen aslında adam değil. Bağlı oldukları sistem, doğrusunu bildiği yanlışlara boyun eğiyor olmaları ve daha birçok "yanlış, ama doğru" diye empoze edilen düşünceler. İnsanların dövdükleri sandıkları şey soyut ama dövdükleri şey somut olduğu için sonuçlarını televizyonlardan izleyebiliyoruz. Keşke soyutlukları istediğimiz hale getirip somut sonuçlarını alabilsek (!)

Bu sözle alakalı olduğunu düşündüğüm iki adet yazım da var, okumak isterseniz linklerini koydum.

İnsanoğlunun başlıca kusuru, daimi erdemsizliğidir. Belki gerçekten acı çektiniz ama acınıza bir nebze olsun saygı duymuyorsunuz. (Bu cümleler de birbiri arkasına gelmiyor, ben bu şekilde harmanladım sadece) En büyük erdemlerden biri saygıdır bence. İnsanın kendine ve yaşadıklarına olan saygısı. Yaşadığımız iyi-kötü her şey bizi şu an olduğumuz insan yapar. Özellikle acılar. Çoğu insan canı yanmadığı sürece yanlışları fark edip harekete geçmez. Bunu sürekli ertelerler. Ama bir acı öyle bir ateş görevi görür ki bizde, olduğumuz kazandan fırlayıp bir şey yapmak zorunda kalırız. Size acılarınızı unutmayın, sürekli hatırlayın, onların içinde boğulun gibi şeyler söyleyecek değilim. Sadece onlardan gerekli dersleri alıp almadığımızı kontrol etmeliyiz bence. Özfarkındalığımız için bize fayda sağlayacak şeylerden biri bu olur ve sanki "hiç yaşanmamış gibi"olmaktan çıkmış olurlar.

Yazdıklarım, sadece okuduğum satırları kendimce yorumlama biçimimdi. Ama derler ya iyi bir kitap her yaşta okunmalıdır diye. Belki bundan 1 sene sonra buraya yazacağım yazıda daha farklı görüşlerimi bildireceğim bu cümleler hakkında, ama şimdilik düşüncelerim bu yönde. Ayrıca bir ek bilgi daha vereyim, Zeki Demirkubuz'un yönettiği Yeraltı adında bir film var. Bu kitap filmin ana temasını oluşturuyor. Kitabı okuyanlara izlemelerini tavsiye ederim.

Görsel Kaynak

Sort:  

Selamlar @edebiyat kanalı olarak Steemit üzerinden yazılan ve edebi metin değeri taşıyan aynı zamanda başta #tr etiketi ve #edebiyat etiketini kullanan yazarlara @edebiyat olarak olunlu oylama yapıyoruz. Bir sonraki gönderinizde etiketlerinize eklemeyi düşünebilirsiniz.

Sevgiler.

Merhaba ben @osmania, @kusadasi ve @try-market küratörü olarak #tr ve #cointurk etiketlerindeki kaliteli yazıları inceliyorum. Sonrasında bu yazılar @kusadasi veya @try-market hesapları tarafından upvote ediliyor. @kusadasi ve @try-market #tr etiketinin daha yukarılara çıkması için çok büyük bir çaba içerisindedir. Tabii ki bu ilerleyişin kaliteli yazılarla olması yönünde çaba harcıyoruz.Paylaşımlarınıza 'cointurk' etiketini ekleyerek @kusadasi ve @try-market tarafından desteklenmesini sağlayabilirsiniz. Ayrıca, sürekli olarak @kusadasi tarafından düzenlenen projeler ve discord kanalımızda anlık yarışmalar mevcuttur.
Katılmak isterseniz discord kanalımıza buradan ulaşabilirsiniz.

This post has received a 0.20 % upvote from @drotto thanks to: @irinead.

Merhabalar

TR tagı ile yaptığınız paylaşım için teşekkürler. Bizler Türk topluluğunu geliştirmek ve Steemit'e yeni katılan Türk kullanıcıları desteklemek amacıyla tr tagi ile yapılmış paylaşımları oylayan Steemit Türkiye gönüllü Motive ekibiyiz.

Discord Kanalımıza katılmak isterseniz:

https://discord.gg/n5MUBDK

Congratulations! This post has been upvoted from the communal account, @minnowsupport, by irinead from the Minnow Support Project. It's a witness project run by aggroed, ausbitbank, teamsteem, theprophet0, someguy123, neoxian, followbtcnews, and netuoso. The goal is to help Steemit grow by supporting Minnows. Please find us at the Peace, Abundance, and Liberty Network (PALnet) Discord Channel. It's a completely public and open space to all members of the Steemit community who voluntarily choose to be there.

If you would like to delegate to the Minnow Support Project you can do so by clicking on the following links: 50SP, 100SP, 250SP, 500SP, 1000SP, 5000SP.
Be sure to leave at least 50SP undelegated on your account.

Coin Marketplace

STEEM 0.29
TRX 0.12
JST 0.033
BTC 63793.53
ETH 3193.21
USDT 1.00
SBD 3.92