Uzaylılar Ne Kadar Mümkün!!!

Ziyadesiyle mümkün elbette. Ama burada asıl sorulması gereken soru 'uzaylı denilen dünya dışı canlılar bilime göre ne kadar ve ne şekilde mümkün olabilir' olmalıdır. Bu yazımda da bunu irdelemeye çalışacağım.

---

Uçan dairelerin, dünyaya çeşitli deneyler yapmak üzere gelen küçük yeşil adamların ve akıl sır ermeyen teknolojileri getiren dünya dışı varlıkların belki de dünyadaki çoğu insan, gerçekten var olduklarını bilmek ister. Hatta insanlara göre uzaylı neden olmasındır ki! Bir kere ufo diye bir şey olabilir. Bizim öyle ultra-sonic uçaklarımız filan olduğuna göre bizden çok çok ileride ve buraya gelmiş bir dünya dışı uygarlığın neden uçan daireleri olmasın ki.

Kaynak

Ama işte her şey o kadar kolay değil. Bilim öylece uçan daireleriyle istediği gibi buraya gelen ve istediği gibi at koşturacak uzaylıların varlığına şüphe ile bakıyor. Çünkü bilime göre 'zırrrtt' diye gelebildikleri dünyamız, olası en yakın yaşam olabilecek gezegene çoookk uzak. Hem de saniyede 300,000 km hızla giden en hızlı şey olan ışık için bile! Her ne kadar gelişmiş teknolojileri olursa olsun öylece bizim atmosferimize gelip ufo olabilmek için gelişmişden de gelişmiş bir teknolojileri olması gerekiyor.

Kaynak

O koca koca uçan daireleri ışık yıllarınca buraya getirmek ve burada bize enerji şovları yapabilmeleri için dünya ile ilgilenmeyecek kadar ileri bir uygarlık olmaları gerekir. Peki o zaman uzaylı olayına bilim için daha makul açıklamalar cinsinden bakalım. Öncelikle bilimin uzaylı kelimesi yerine tercih ettiği ifade; dünya dışı canlıdır onu belirteyim. Eğer bu ifadeye dikkat ederseniz dünyada oluşmamış, dünyanın dışında (bu hemen dünyanın burnunun dibi de olabilir) her hangi bir yerde oluşmuş bir tür canlı formunu işaret etmektedir. Yani bizim şu anda dünyada çok da elle tutup gözle görmediğimiz canlılar olan mikroskopik tek hücreli canlılar da dahil. Hatta bitki-vari canlılar da buna giriyor. Yani gördüğünüz gibi aslında tek hücreli gözle görülemeyen çok çok basit ilkel bir canlı da bilime göre uzaylıdır aslında. Hatta bilimin şu an dünya dışı canlı anlamında en çok üzerinde durduğu ve mevcudiyetine en çok olanak verdiği canlı formu tek hücreli mikroskopik canlılardır.

Kaynak

Eğer bilim bize bunu söylüyorsa, o yüzden öyle dünyaya gelip ışın yuvarlaklarıyla tarlalardan uçan dairelerine inek çeken ya da yatak odalarından insan kaçırıp üzerinde deney yapan uzaylılara çok da şeyetmemek lazım :) Şayet bir gün evrenin bir yerinde kesin ve net bir şekilde uzaylı bulundu şeklinde bir haberle kalkarsak, bilelim ki bulunan uzaylı türü çok büyük bir olasılıkla yukarıdaki fotoğrafa benzer şekilde bakteriler olacaktır. 6 kolu olan yeşil, telepatiyle haberleşebilen ve neredeyse ışık hızına ulaşabilen canlıları ummamalıyız. Ama öyle dahi olsa, böyle bir buluş insanlık tarihinin gelmiş, gelecek ve her dem en önemli ve büyük keşfi olacaktır. Bugüne kadar Hollywood'un bize yansıttığı gelişmiş uygarlık uzaylılarından yavaş yavaş daha mikroskopik uzaylılara evrilmeye başladığını da farkediyorsunuzdur belki. Bakınız life filmi...

Kaynak

Peki bilim bizim istediğimiz cinsten çok gelişmiş uygarlık türünden uzaylıları bulmak için bir şeyler yapıyor mu? Yapıyor tabi ki de. Ama okyanusların dibindeki daha keşfedilememiş ya da kaynayan volkanik gayzerlerin kenarındaki tek hücrelileri veyahutta binlerce yıl önce nesli tükenmiş canlıları keşfedebilmek için daha çok efor sarfedip daha çok para harcıyor. Çünkü bilimin de öncelikleri vardır ve önceliklerini insanlığa hayrı olabilme potansiyelinin daha çok olduğuna kanaat getirdiği hususlara göre belirler. Yüzlerce ışık yılı uzaklıkta olabilecek ve belki de hiç gidemeyeceğimiz bir uzaylı ırkına gitmek için ya da onu bulup, araştırmak için milyarlarca dolar harcamaz. Veya sırf bu iş için salt teknoloji gelişimine katkıda bulunmaz. Ama sonuçta bilim bilmek içindir ve o gelişmiş uygarlıkların da bilinmeye (eğer varlarsa) hakları vardır. Bu bağlamda bilim insanlarının bu konuda yaptıkları çalışma SETI çalışmalarıdır. SETI, Seth Jostak isimli bir astronom tarafından Amerika'da kurulmuş bir 'dünya dışı canlıları araştırma ensititüsü'dür.

Kaynak

SETI'nin uzaylıları araştırmak için önce kendisine ödenen ödenek ile onları bi bulması gerekir. Size şöyle anlatayım; bu tarifi mümkün olmayan büyüklükteki evrende (ki evren derken yalnızca bizim galaksimizi kastediyorum haa) bizim gelişmişlik seviyemize yakın bir uzaylı uygarlık bulabilmek, Amerika kıtası büyüklüğündeki bir samanlığın içerisinde yalnızca 1 adet iğneyi bulabilmekle eşdeğerdir. İşte işleri bu kadar zor. Bunu radyo teleskoplarla sürekli belli başlı bölgeleri dinlemek suretiyle yapıyorlar. Eğer uzaydan gelen sinyallerde kayda değer bir değişim farkedebilirlerse, o bölgeye dikkat kesilecekler ve oradan gelen bu sinyalin aslında 'biz buradayız' sinyali olduğunu umacak ve varsayacaklar. Velev ki öyle bir sinyal aldılar. Bu defa da onların anlayabileceği dilden bir sinyal hazırlayıp uzayın tam o bölgesine yine RF şeklinde gönderecekler ve yıllar yıllar sonra gönderilen o sinyalin yani mesajın karşılığını vermelerini bekleyecekler. Yani sizlerin de gördüğünüz gibi bu işler çok meşakatli ve hiç de öyle uçan daire geldi arka bahçeme indi. Tarlama resim yaptı olayına benzemiyor. Ama benim çok çok eski yıllarda izlediğim ve delicesine beğendiğim müthiş bir yapım var. Aslında bu film ünlü biliminsanı Carl Sagan'ın bir romanından uyarlama. Ama çok iyi uyarlanmış bir yapım. Zaten filmde Jodie Foster döktürmüş. Filmde uzaylı öyle olmaz böyle olur dedirten şok edici bir final var. Bugün Cumartesi, bence izlemeyenler hiç de vakit kaybetmeden hemen tam ekran yapıp bu filmi izlesin derim.

İşte Karşınızda (Contact) Mesaj! İyi Seyirler Dilerim:

---

http://www.netfullfilmizle.com/mesaj-contact-turkce-dublaj-full-720p-izle.html