Bir Kovboy Hikâyesi #16

Bayram nedeniyle iki haftadır izleyemediğim cânım kovboy filmimi özlemişim. Geçen hafta da daha önce seyrettiğim bir film yayınlanınca, yazı yazmak gelmedi içimden. Keyif almak ve keyifle anlatabilmeyi seviyorum çünkü.🙆‍♀️

_Kaynak

Geçtiğimiz cumartesi de hastalıktan sabaha dek uyuyamasam da hangi filmin yayınlanacağına bakmaktan geri durmadım. :) Bu sırada da içimden Kumar ve Ölüm'ü tekrar izletseler ne güzel olurdu diye geçiriyordum ki sayfada bu isimle göz göze gelmek beni çok mutlu etti. Mutlu olduğum şeye bak. :))
Bundan başka hiçbir şey beni sabahın o saatinde, battaniye altında tv karşısına geçirtemezdi sanırım. :)

_Kaynak

1968 yapımı 6.6 IMDb puanlı, orijinal ismi 5 Card Stud olan, dilimize Kumar ve Ölüm olarak çevrilen filmimiz; isminden de anlaşılacağı üzere bir kumar sahnesiyle başlıyor. 7 kişinin bir masa etrafında restleşmeleri, birbirlerine kaçamak bakış atmaları, ihtirasla ortadaki paraları süzmeleri görülmeye değerdi. Nihayetinde içlerindeki tek yabancının, oyunu kazandıracak kartları masaya gururla ve alaycı şekilde atıp tüm ganimeti avuçlaması bana biraz Erol Taş'ı anımsatsa da, kendi sonunu başlatan bir hamle olacağını nereden bilebilirdi?

_Nick

Kahramanımız Morgan masadan kalkıp gittiğinde, kalan 6 kişideki gerginlik taa bana kadar geldi. Kötü şeyler olacaktı, bunu hissetmemek imkansızdı. Sonunda beş kişilik çetenin lideri olan Nick; 52 kartı masada karıştırıp keserken, tam karşısındaki yabancıyı hile yapmakla ithâm etti ve kolunu sarstığında kartlar masaya fırladı. Onun hileyle kazandığını ancak bu işte usta olan biri anlayabilirdi. Tıpkı karşıdaki kişinin yalan söylediğini bir çırpıda anlayanlar gibi. :)

Bundan sonrası tam bir linç girişimiydi. İnsanlar yeter ki kendilerini galeyana getirecek bir lider bulsun. Onun söylediğine bir beyinleri yokmuşcasına, sorgusuz sualsiz inanıp yaltaklanırlar.

_Kaynak

İşte böyle bir atmosferde zavallı adamı atına bindirip ilerdeki ağaçlık alana doğru sürdüler. Sesleri duyan Morgan da arkalarından dört nala ilerledi ve çırpınan adamın bir ağaç dalına son nefesinin bağlı olduğunu gördü. Engel olmak istese de sırtından vuruldu. Caniliklerinin önündeki tek kişinin de ortadan kalkmasıyla silahlar ateşlendi ve at korkup gidince, ipte asılı kalan adamın ölümüne şahitlik etmiş olduk.

_Kaynak

Aradan günler geçti, ölenin kimliği belli olmadığı ve bir yakını da gelip aramadığı için kimsesizler mezarlığına gömüldü. Bu olay kasabanın normal seyrini hiç aksatmadı, belki bir gün sonra da unutuldu. Ta ki kiliseye yeni bir rahip gelene dek...

_Kaynak

Tanrı'nın evinin bekçisi Jonathan Rudd diye bir tabela astı ve ilk iş olarak bar'a gitti. Kumar oynayanlara birer pislikmiş gibi baktı ve silahını çıkarıp sağa sola artistik hareketlerle ateş ederek onların dikkatlerini çekmeye çalıştı. Bu işe yaradı ve tüm gözler ona çevrildi tabi. :)

Tanrı'nın sözlerini dinleyeceksiniz;

diyerek üstten üstten konuşmaya başladığında, kumar oynayanlardan biri 'fazla uzatmazsa dinleriz' dedi. Rahip, bunlar eğitilmez ahmaklar bakışı atarak devam etti sözlerine. :) Adeta ne olursan ol yine gel minvalinde, kirli olanlar, sarhoş olanlar, günahkârlar gelin dedi.

Masadakilerden biri 'beni yaz ben görüp görebileceğin en kirli adamım' deyince
"sana yerimiz olacak Yahuda'ya da vardı" cevabını vererek onları etkilemeyi başardı.

Misyonerlik kokan hareketlerin böylesine gözümüzün içine sokulması, devasa ve güzel kiliselerin kasabanın en görkemli yapısı olarak sunulmasından sonra, rahibi dikkatle izliyorum. 🙆‍♀️

_Kaynak

Tabi ki her kovboy filminin olmazsa olmazlarından güzel kadınlardan da bahsetmek lazım. :) Birisi kötü kalpli Nick'in kardeşi, diğeri de berber dükkanı sahibesi. İkisi arasında seçim yapmadığı gibi mavi boncuk dağıtmaktan da geri durmayan Morgan'a kızmadım değil. :))

---

Pazar günü gelip çatmıştı ve insanlar, rahip acaba ne anlatacak diye merak ettiklerinden kiliseye doluştular. İlahilerin ardından, kürsüde konuşmaya başladı.

_Kaynak

Bugün Tanrı'nın evinin dolu olduğunu görüyorum, birçoğunuz buraya meraktan geldi. Hepiniz cehenneme mahkumsunuz, ihtiras için burayı çöplüğe dönüştürmüşsünüz. :))

---

Evet, insanın bulunduğu yeri sırf daha fazla kazanma arzusuyla yaşanmaz bir hâle getirmesi hiç yabancı gelmemeli. Bana son zamanlarda Steemit'teki yaşanan olayları hatırlattı. İnsanların bir kez daha ne kadar nankör, faydalı işlere nasıl engel olduğunu ve bunu yapmaktan şizofrenik bir haz duyduğunu öğrenmek üzücü ama yılmamak lazım. En az onlar kadar dirayetli olmalı iyi insanlar ama maalesef güzel insanlar o güzel atlara binip gidiyor bir bir...

Ben de sevgili rahipten rol çaldım ve araya kendi düşüncelerimi sokuşturdum farkındayım. 🙆‍♀️ Rahibe kulak verelim o zaman. :)

Kısa süre önce bir adam asıldı. Katilleri yargılanmadı, özgürce aranızda dolaşıyor. Ama Tanrı onları biliyor ve cezalarını çekecekler. Yoldan dönün yoksa aşağıdaki ateş sizi kavuracak. Tanrı sizi korusun..

Diye vaaz verince ben bile bi tedirgin olmadım değil. Film işte şimdi başlıyordu. :)

---

Sabahleyin kasabanın firıncısı, un fıçısında boğulmuş halde bulundu. Belki de bu bir anlam ifade ediyor olmazdı 7 kişilik kumar oynayanlardan biri olmasaydı eğer. Katile dair hiçbir iz ve delil bulamadılar.

_Kaynak

Aynı günün ilerleyen saatlerinde çiftçi olan biri daha ölü bulundu hem de dikenli çitlerle boğulmuş hâlde. Evet o da kumar oynayanlardan biriydi.

Gizli bir el sanki katilleri cezalandırıyordu, içim hiç acımadı valla. Hak ediyorlardı ama Morgan'a bir şey olmasını istemedim. 160 km uzağa gitmiş olmasına rağmen tedirgin oluyordum ama vefâkâr arkadaşı Barmen George onu uyarmak için yanına gidince sevindim. :) Şimdi nerede öyle dostlar?

_Kaynak

Morgan da kaçıp gitmeyeceğini, bilakis gelip katilin tek bir yanlış hareketini kollayacağını söyledi.

---

Son kalan dörtlü toplandı, ölülerin sandalyelerini masaya devirdiler. Herkes birbirinden şüphelenip suçlayıcı gözlerle bakışırken Nick devreye girdi ve asıl katilin dışardan biri olduğunu söyledi. Astığımız adamın mezarına biri taze çiçekler bırakmış deyince ortamı buz kesti.

_Kaynak

Gecenin sonunda Morgan evine dönerken yolda rahiple karşılaştı. Tam iki lafın belini kıracakken, birden bire kilisenin o çanı korkutucu şekilde çaldı ve sesi gecenin sessizliğini delip geçti. İçeri girip baktıklarında birinin çana asıldığını ve can çekiştiğini gördüler. O da kumarbazlardan biriydi.

---

İş iyice heyecanlı bir Agatha Christie romanına döndü ama buraya bir Poirot lazım yoksa tadı çıkmaz. Herkesi bir yere toplayıp kim açıklayacak katil bu diye? 🙆‍♀️

---

Rahip cenaze töreninde; Tanrıya hakaret edildi, onun evinde cinayet işlendi. Bunu ancak Tanrı'dan korkmayan biri yapabilir.

Deyince, zaten işkilleniyordum iyice şüphelenmeye başladım. Bir kişi bir sözü ağzına ne kadar çok alıyorsa aslında o konunun eksikliğini çekiyordur veya tam zıttına işler yapıyordur. Sürekli dini duygularıyla ön plana çıkmaya çalışanların, muhakkak gizlediği başka şeyler vardır ve onları perdelemeye çalışıyordur. Devamlı adamlıktan bahseden krolarda da adamlığın a'sı yoktur. Tıpkı iki lafından biri barış olanların da savaşa hizmet ettiği gibi. Barışa alerjileri vardır böylelerinin.

---

Filme dönersek, yaptığı kötülükler üzerine annen bile senin kadar ölmemiş denilen Nick ve babası arasındaki ilginç diyalogları öğreniriz.

Küçük bir çocukken annesi öldüğünde şoka girmiş ve ağlamamış, babası tokatlamış yine ağlamamış. Sonra ahıra götürmüş ve eşek sudan gelinceye dek dövmüş, tek bir gözyaşı dökmemiş zavallı çocuk. O andan sonra ben öldüm, beni de öldüren babamdır deyince çok üzüldüm.

Çok yufka yürekliyim ben de napayım.. Şu anda acımasız bir katilse eğer, bunu geçmişine borçlu. Çocukluğuna inmek gerek sözü boş değilmiş...

İnsanda kendini aşağı görme duygusu, düşünülebilecek en haksız ve en câniyâne hırsları yaratır. Çünkü o kendini suçlu bulan ve kusurlu olduğuna kendini ikna eden gerçeğe karşı öldürücü bir nefret duyar...

_Kaynak

Son olarak kumarbaz demirci de öldürüldü. Her gün biri ölü bulunuyordu. Ölüm korkusu bambaşka bir şeydi tüm kasaba çıldırdı. Herkes birbirini potansiyel katil olarak görüp ateş etmeye başladı. Tam Yeşilçam filmlerindeki kavga sahneleri gibiydi, kim kime denk gelirse vurdu tam bir kaos çıktı. O hengâmede Şerif ve yardımcısı da ağır yaralandı.

Morgan onlarla uğraşırken rahip de keskin nişancılığını konuşturdu ve onun hayatını kurtardı. Ne kadar yardım edersen et inanmıyorum sana rahip.

Birkaç gün sonra rahip mezarlığa geldi, elindeki taze çiçekleri isimsiz bir mezara bıraktı ve dua ederken onu izleyen Nick'le göz göze geldi. Kardeşinin mezarında yakalanmıştı; oyun bitti derken, Nick yeni bir oyun başlattı.

_Kaynak

Olayları bambaşka anlatarak kendini temize çıkardı, garson ve Morgan'ı suçlu gösterdi çünkü onların da ölmesini istiyordu.

Rahip, duyduklarının üzerine bara gitti ve Garson George'u silahla yaraladı, o ise tam ölmek üzereyken ellerini birleştirip dua eder vaziyete getirdi ve son nefesini o hâldeyken verdi.

Sabah cesedini bulan barın sahibesi yaşlı kadın dehşete düştü. Yalvaran yada dua eden birine bunu yapan, çok kötü biri olmalı deyince; Morgan onun asla yalvarmayacağını ve dua etmeyeceğini biliyordu, katili işaret ettiğini o an anladı.

_Kaynak

Rahip soluğu kardeşinin mezarında alır ve bu kez silahının namlusunu kendine çevirmiş Nick'le tekrar karşılaşır. Rahibi öldüreceğinden emin olan Nick her şeyi itiraf eder.

_Kaynak

Son bir dua etmek ister misin, deyince rahip hemen kardeşinin mezarında dua etmek istiyorum der ve elindeki incilin sayfalarını yavaşça çevirmeye başlar. Bingoo sabahtan beri beklediğim o sahne geldi işte. :)

_Kaynak

İncil'in içine gizlenmiş küçük silahla Nick'i gafil avlayarak iki el ateş eder ve hayret etmesine bile imkan vermeden oracıkta öldürür.

_Kaynak

Morgan ölülerin sandalyelerinin devrildiği masada tek kalmıştı. Rahip, kardeşinin intikamını almak için cezalandırıcı sıfatını takınarak hepsini teker teker avladı. Son kurbanı kalmıştı onunla karşılaştığında intikamını almış olmanın verdiği o hazzı yaşayacaktı. Kendini Tanrı'nın cezalandırıcısı olarak gördüğü için artık kontrolsüz bir güce de sahipti. Ama kendi sonunu da getiren bu olacaktı farkında değildi.

_Kaynak

Morgan'ı mezarlıkta gördüğünde içini bir heyecan kapladı, atından inerken İncil'i düşürdü ve tekrar alırken yaptığı ufacık bir dikkatsizliğin hayatına mâl olacağını tahmin edemezdi. Nick'e yaptığı gibi İncil'in sayfalarını yavaş yavaş çevirmeye başladı ama kitabı ters tuttuğunu acı bir şekilde anladı ve bu kez hızlı davranan Morgan oldu. Yediği kurşunlarla yere serildiğinde son baktığı yer kardeşinin isimsiz mezarı oldu...

_Kaynak

Poker oyununun gizemli ve kanlı bir ölüm oyununa dönüştüğü bu film ile rahibin söylediği,

Toprak altında kurtçuklar renk ayırt etmez

sözünü unutmayacağım...

---

Okuyan arkadaşlarıma teşekkür ederim..🙆‍♀️

# Bir Kovboy Hikâyesi 15